Ders niteliğinde sözleri ve muhteşem icatlarıyla insana hayatın ne olduğunu gösteren Kum Mucit'i yakından tanıyalım.

1958 de Düzce’nin Gölyaka ilçesinde dünyaya gelen Hasan Kum’un mucitliğe ve fikir üretimine merakı, daha çocukluk yıllarında başlamış. Hasan abimiz, şimdilerde evli ve 4 çocuğa sahip çiftçi bir baba olarak hayatına devam etse de tutkusundan asla vazgeçmiyor.

İlkokul mezunu olan mucit, 1976’da Avusturya’ya işçi göçüyle gidenlerden. 1994 yılında döndüğü memleketinde birikimini fikirlere yatırmayı ve kendisinin de belirttiği gibi ülkesine katkıda bulunmak istemiş. 30 metrekarelik atölyesinde hiçbir yokluktan ve imkansızlıktan şikayet etmeden çalışmaya başlamış.

Hayat bu ya, bir şeyi gerçekten isterseniz yaparsınız. 23 yıldan beri tek hobisi fikir üretmek olan Hasan Kum’un şu an bitirdiği 35 mühendislik harikası projesinin 16’sı icat niteliğinde. Geliştirdiği projerlerden en dikkat çekeni, kuşkususuz normal rüzgar tribünlerinden 50 kat daha güçlü dikey rüzgar tribünü projesi:

Önce arabasının üstene monte ettiği projesini test eden Kum, ardından işi biraz ilerletip dev bir tribün konduruyor bahçesinin ortasına. Görünümü projeyi detaylı olarak sergilemese de içeriğindeki mühendislik detayları muhteşem.

Dairesel Şanzıman, kranksız pistonsuz motor, fındık toplama makinesi gibi el emeği çalışmaları olan Hasan Kum, hiçbir uzmanlık eğitimi almadığı için dışarıdan ilgi görmüyor olabilir. Ancak eğitim eksikliğinden ve genç yaşta çalışma zorunluluğundan asla gocunmuyor.

Ancak ilgisizlikten yorulan ve bunalan eli öpülesi büyüğümüz durumunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Ülkemizde bilim insanlarına ve mucitlere maalesef ilgi ve alaka yok, topçular ve popçular daha çok ilgi görüyorlar. Bizlere tuhaf gözle bakıyorlar, yeri geliyor deli muamelesi görüyoruz. İcatlarım için destek bulamıyorum. Hâlbuki bu ülkede üretilen her fikir bizim dışarıya bağımlılığımızı azaltacaktır. Büyük bir ulus olmamıza rağmen birçok teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. Hala bir bilgisayar işletim sistemimiz bile yok. O kadar mühendis yetiştiriyoruz ama nerede bunlar?"