Her yıl toplanan fındıkları çuvallayıp ve Fiskobirliği’ne satardık. Fiskobirlik önce randımanına bakar ve ona göre fiyat verir. O yıl çift deprem yaşadık hem Marmara hem de Düzce depremini yaşadık. Deprem den dolayı Fiskobirlik depo sorunu yaşadığından dolayı özel kişilerin deposunu kiralamıştı. Bu kiralanan depolar bizim köyde olduğu için oraya fındığımı götürdüm. Ancak çok sıra beklemem gerekiyordu. Sıra beklememizin nedeni randıman alım esnasında geçen zamandan kaynaklanıyordu. Randıman alan kişi ile çok samimi olduğum için bana esprili bir şekilde Hasan ağabey nasıl bir mucitsin biz hala fındık kırmak için çekiç kullanıyoruz ve kırma işinden dolayı bu millet sırada bekliyor. Buna bir çare düşünmen lazım dedi. Ben de esprili bir şekilde tamam söz veriyorum bu sorunu çözeceğim, dedim. O günün akşamından itibaren fındık kırma makinesine başladım. Önce küçük deney aletleri yaptım. O deneme esnasında makineden yere fındıklar savruluyordu. Sıklıkla onları toplayıp tekrardan yaptığım aletlerin içine atıyordum. Tüm denemeler maalesef olmamıştı. Artık bıkmıştım ve çok yorulmuştum. En sonunda elimde tane fındık vardı onu çok kızdığım için yere fırlattım. O fırlattığım fındık kırıldı ve içi bir tarafa dış kabuğu da bir tarafa ayrılmıştı. Hemen birçok fındığı yere fırlatarak denemeler yaptım. Çok güzel bir çıkış yolu buldum. Hemen bir pervane düzenledim. Bir motor ile o pervaneyi çalıştırdım, pervanenin her yerini kapattım. Sadece bir boru sayesinde dönen pervaneye fındıkları bıraktım. Pervaneye yaklaşan fındıklar karşıdaki duvara çarpmaya başladı. İnce ayarlarını yaptım, evet kırma işlemi yaptı. Ancak kırım nizami değildi, yani bazıları çok parçalanıyordu. Çünkü kanatların ucuna denk gelenlerle kanatların ortasına denk gelenler farklı kırılıyordu. İstediğim gibi olmamıştı. Fındıklar dışarıdan pervaneye değmesi yanlıştı. Pervanenin içerisinden çıkması ve o şekilde kanat uçları fındığı duvara fırlatması gerektiğini anlamıştım. Ona göre yeni bir makine ve pervane çeşitleri yaptım. Yaklaşık iki yıl içerisinde üç yüz çeşit pervane ve pervanenin ayrı ayrı kasalarını yaptım. En sonunda dört dörtlük geliştirme işini bitirdim ve yaptığım makinelerin en son halini Fiskobirliğe getirdim. Görevliler çok güzel olmuş dediler. Hatta devir ayarı için şanzıman bile monte ettim. Yani ince kabuklu kalın kabuklu ayarı için her önlemi yapmıştım. Ancak hesap etmediğimiz bir şeyler vardı. Birincisi her yıl aynı dolulukta olmadığı yani tam dolu fındıkla kırımı aynı değildir. Yarı dolu fındıkta boşluk olduğu için duvara çarptırılan hız yetmediği için kırma işi iki kat hız ile kırılması gerekir. Her fındığı kırmanız için ona göre makineyi ayarlamanız lazım. Her ayar üç beş dakika tutuyor. Bir de fındığın çok kurutulmuş olanını kırmak için ayarın en düşükte olması gerekir. Aksi halde fındığın içini ve dışını un gibi paramparça yapar veya çok nemli olanı da kırmak için en hızlı ayara getirmeniz gerekir. Yani Fiskobirlik’te randıman için hiçbir kırma aleti olmuyordu. Mecburen el ile kırması gerekir veya her fındığı teker teker kırması gereken bir sistem olması gerekir. Ancak benim yaptığım fındık kırma aletine halkın olan talepleri artmaya başlaması benim fındık kırma aletini üretmek zorunda bırakmıştır. Ben çamaşır makinelerinin su pompalarını hurdalıktan toplayarak mini makineler yaptım. Yaklaşık üç yüz adet makine yaptım, iki yüz elli âdetini sattım. Şu anda tekrar üretmeye başlamam gerekiyordu. Bir gün Düzce’ye bilya almaya gitmiştim. Bilyacı Enver usta arabamın arkasındaki fındık kırma makinesini gördü. Çatısında bir poşet fındık olduğunu ve kırmamı istedi. Hemen fındıkları getirdi, kırmaya başladık. İlk defa aşırı sıcakta kurumuş fındık kırmayı orada yapmıştım. Maalesef tüm fındıkları paramparça yaptı. Ancak ben o fındıkların kuru olduğu için parçalandığını bilmiyordum. Ben dış kabukların çok ince olduğu için parçalandığını zannediyordum. Çok mahcup olmuştum ve o gün fındık kırma makinesinin olmayacağına karar verdim. Bir yıl aradan sonra fındık fabrikasında görevli biri ile görüştüm ve sordum. Siz nasıl kırım yapıyorsunuz dedim, benim başımdan geçenleri de anlattım. Kahkaha ile güldü ağabey kuru fındık kırıma girmez belirli oranda nemini aldıktan sonra kırıma girer dedi. İşte o zaman anladım ki fındıkkabuğu ile ilişkisi yoktu.Yine fındık kırma makinesini üretmeye başladım.
Kendinizi inanılmaz bir deneyim ve en iyi nihai ürünle sonuçlanan gerçek bir ortaklıkta çalışırken bulacaksınız.